Sn. Yeşim GÜRER’e Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı tevdi töreninde Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi E. Sn. Charles FRIES tarafından yapılan konuşma, Fransız Sarayı, 26 Mart 2019 [fr]

Sn. Yeşim GÜRER’e Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı tevdi töreninde Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi E. Sn. Charles FRIES tarafından yapılan konuşmanın metni

Hanımefendiler, Beyefendiler,
Değerli dostlar,

Sn. Yeşim Gürer onuruna düzenlenen bu tören münasebetiyle bu akşam Fransız Sarayı’nda hepinizi ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Sevgili Yeşim, size Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanını takdim edeceğim bu görkemli ve samimi anı paylaşmak için aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte olmanızdan mutluluk duyuyorum.

Ama öncesinde, gelenek olduğu üzere, kısaca mesleki parkurunuzu ve Fransa Cumhuriyeti’nin sizi böylesi bir nişana layık görmesinin sebeplerini hatırlatmak isterim.

Sevgili Yeşim, müzik ve siz bir bütünsünüz! Henüz 5 yaşındayken, İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümünde müzik eğitiminize başlarsınız. Orta ve lise öğreniminizi Saint-Benoît Lisesi’nde tamamladıktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne girersiniz ve buradan 1995 yılında mezun olursunuz. Aynı zamanda, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı piyano bölümünde tahsil yaparsınız.

Eğitiminiz sırasında, müzikal şekillerin gelişiminin tarihine özel bir ilgi duyarsınız. İlk başta, ortaçağın dindışı müziği ile ilgilenirsiniz. Hatta yüksek lisans tezinizin konusu 12.yy halk ozanlarının müziği üzerineydi. Müzik eserlerinin geniş kitlelere yayılması konusundaki tutkunuz da belki buradan kaynaklanıyor, tıpkı az önce andığımız, eserleri şatolardan şatolara, şehirlerden şehirlere yayan Ortaçağ halk ozanları gibi.

Daha sonra, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’dan, « III. Reich Döneminde Almanya’da Baskı Altında Müzik » konulu tezinizle müzikoloji alanında doktora derecesi alırsınız. 2009 yılında ise, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü doçent yardımcılığı görevine terfi edersiniz.

Akademik kariyerinizi, kültür camiasında parlak bir mesleki kariyer ile paralel şekilde yürüttünüz.

1998 yılında, Efes’ten Aspendos’a, Bodrum’a kadar, Ege ve Akdeniz’deki tarihi ve kültür mirası mekânlarda düzenlenen AMFOR Gezici Klasik Müzik Festivali’nin koordinatörlük görevini üstlenirsiniz. « Bugün bildiğim şeylerin yarısını o dönem öğrendim » dersiniz yıllar sonra bir söyleşinizde.

2000 yılında, müdür sıfatıyla, kısa süre içinde İstanbul’un simgesel konser salonlarından biri haline gelecek İş Sanat Kültür Merkezi’nin açılışını gerçekleştirirsiniz. Büyük bir heyecan ve cesaretle, özenle bir mektup kaleme alır ve en büyük uluslararası solistleri kimsenin henüz duymadığı bu salona konser vermeye davet edersiniz. O kadar ki, sanatçıların bazıları davetiniz, hatta bahse konu konser salonunun varlığı ile ilgili şüphe duyarlar. Tam da bu sırada, İKSV Müzik’in başındaki selefiniz Ahmet Erenli sizi tanıdıklarıyla temasa geçirir ve uluslararası yıldızlara güvence verir. Evet, İş Sanat Kültür Merkezi gerçekten de vardır ve evet, Yeşim Gürer de buranın genç, dinamik ve yetenekli müdiresidir!

2006 yılında, İş Sanat’ta tecrübelerinizi pekiştirdikten sonra, İKSV’ye geçer ve Türkiye’nin en prestijli müzikal etkinliği olmasının yanı sıra, IKSV festivallerinin en eskisi olan Klasik Müzik Festivali’nin müdürlük görevini üstlenirsiniz. Bu yıl, festivalin 47’incisini kutlayacaksınız.

Söz konusu klasik müzik festivali, klasik müziğin İstanbul ve Türkiye’de yayılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Ve uluslararası şöhreti, programlamasının niteliği açısından olduğu kadar, kamuya yönelik eğitim çalışmaları açısından da, gayet iyi oturmuş durumdadır. Festivale, özellikle yarının yıldızlarına kendilerini daha iyi tanıtma fırsatı tanıyarak verdiğiniz gençlik havasıyla hiç şüphesiz kişisel dokunuşunuzu da katıyorsunuz. Keza her yıl festival açılışında, Borusan orkestrasına eşlik etmesi için genç bir solist seçiyorsunuz. Bu onlar için, hayatları boyunca unutamayacakları güzel bir jesttir.

Kariyeriniz boyunca, aralarında Louvre Müzisyenleri, Les Arts Florissants, Capitole Orkestrası, Le Concert Spirituel, Paris Orkestrası, bunların yanı sıra Hélène Grimaud, Patricia Petibon, Capuçon Kardeşler, Eric Le Sage, Emmanuel Pahud, Pierre Boulez, Marc Minkowski ve daha nicelerinin bulunduğu en büyük Fransız orkestralarını, solistlerini ve orkestra şeflerini İstanbul sahnesine çıkıp konser vermeleri için davet ettiniz.

Hiç şüphesiz bir festival daima düzenlendiği şehir ile özdeşleşir ve ani ve beklenmedik sosyopolitik gelişmeler hiçbir zaman çok uzakta değildirler. Örneğin Haziran 2013’te, Gezi olayları nedeniyle, buraya birkaç adım mesafede bulunan Saint Antoine Kilisesi’nde düzenlenmesi öngörülen Jacques Moderne grubunun konserini iptal etmek durumunda kalmıştınız.

Ancak bu durum hayata güzel bakmanıza ve farklı şeyler yapmanıza engel olmamıştır. Zira 2016 yılında, Fransız Sarayı’nda, Edith Piaf anısına, Sylvain Luc ile Richard Galliano tarafından ustaca yorumlanan muhteşem bir konser düzenlemiştiniz. Katıldığım bu konser harika bir anı bıraktı bende.

Klasik müzik faaliyetleri koordinatörü sıfatınızla, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları tarafından Fransa’da düzenlenen « Türkiye Mevsimi »’nin başarısına da katkı sundunuz. Fransız dinleyici kitlesi bu sayede, Fransa’nın en prestijli sahnelerinde konserler veren mümtaz Türk yorumcu ve bestecilerinden bazılarını tanıma fırsatı bulmuştu. Bunlardan aklımda kalanlar arasında, batı repertuarını yeniden yorumlayan ve bu repertuarı çağdaş Türk bestecilerinin eserleriyle yoğuran beş Türk solistin Hôtel national des Invalides’deki olağanüstü konserler serisi var. Bunun dışında yine, Cité de la Musique’te verilen Paris-İstanbul konseri veya Bordeaux ve Montpellier Ulusal Orkestraları ile düzenlenen ortak etkinlikler geliyor aklıma.

Mesleki nitelikleriniz sayesinde, 2017’de, Görgün Taner Bey’in yanına, IKSV Vakfı’nın Genel Müdür yardımcısı olarak görevlendirildiniz. Böylece bayrağı yardımcınız Efruz’a devrettiniz ancak herşeye rağmen, danışmanı olmaya devam ettiğiniz festivalin çalışmalarını dikkatle takip etmeye devam ediyorsunuz. Yeni görevinizin size, serbest zaman tanıyıp özellikle sıkı bir izleyicisi olduğunuzu bildiğim La Roque d’Anthéron’unkine benzer, Fransa’da yazlarımıza ritim katan çok sayıdaki müzik festivallerine katılmanıza fırsat vermesini ümit ediyorum.

Sevgili Yeşim, bu akşamki törenle Fransa Cumhuriyeti, İstanbul’un kültür hayatına sunduğunuz üstün katkılar ve Fransa ile Türkiye arasındaki kültürel ve sanatsal işbirliği yararına bulunduğunuz aralıksız angajmanınız için minnettarlığını ve şükranlarını ifade etmek istiyor.

Sayın Yeşim Gürer, Kültür Bakanı adına, sizi Sanat ve Edebiyat nişanı ile taltif ediyorum.

Yayınlanma tarihi: 01/04/2019

Sayfa başına dönmek için