Sn. Begüm Hesapçıoğlu’na Palmes académiques nişanı tevdi töreninde Büyükelçi tarafından yapılan konuşmanın metni (Fransız Sarayı – 25 Mart 2019) [fr]

Sayın Galatasaray Üniversitesi Rektörü,
Sayın Galatasaray Lisesi Müdiresi,
Galatasaray Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Sayın Başkanı ve Sayın üyeleri Hanımefendiler ve Beyefendiler,
Sayın Başkonsolos,
Hanımefendiler, Beyefendiler, değerli dostlar,

Begüm Hesapçıoğlu onuruna düzenlenen bu tören münasebetiyle sizleri bu akşam Fransız Sarayı’nda ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Sevgili Begüm, ailenizin, arkadaşlarınızın ve Galatasaray camiasının bir kısmının da huzurlarında bu akşam size Palmes académiques Şövalye nişanını takdim etmekten mutluluk duyuyorum. Ancak öncesinde, gelenek olduğu üzere, kısaca mesleki parkurunuzu hatırlatmak ve Fransa Cumhuriyeti’nin size böylesi bir nişana layık görmesinin sebeplerini anlatmak isterim.

Antalya’da, buraya uzun zaman önce yerleşmiş bir ailede dünyaya geldiniz ve Galatasaray’a 1974 yılında girdiniz. O dönem lisenin bütün kızları gibi, ilk öğrenim yıllarınızı, günümüzde – Galatasaray Eğitim Vakfı sayesinde ancak bu konuya daha sonra tekrar değineceğim – Galatasaray Üniversitesi olan Ortaköy binasında geçirdiniz. Vakıf henüz kurulmamıştı ve bana söylenene göre bu binalardaki fiziki şartlar oldukça çetinmiş.

Liseye girer girmez, uzun boylu olmanız ve spora olan ilginiz sayesinde, önce lisenin, ardından da Galatasaray Spor Kulübü’nün basketbol takımına girersiniz. Spora olan aşkınız sizi daha sonra, halen çok düzenli bir şekilde sürdürdüğünüz kayak sporuna taşımıştır. Öyle ki, dönemin Fransız hocalarınızdan biri size « Kuzeyin kızı » diye hitap edermiş!

1982 yılında Galatasaray’dan mezun olduktan sonra, babanızın arzusuna uygun olarak, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümüne kayıt olursunuz. Bir mimarlık bürosunda birkaç yıl geçirdikten sonra, 10 yıl boyunca çalışacağınız AkBANK Bilgi İşlem Merkezi’ne girersiniz.

Kaderiniz 2003 yılında değişir. Pera Müzesi’nin konferans salonunun inşaat projesini görüşmek üzere Başkan İnan Kıraç’ı görmeye geldiğinizde, size Galatasaray Eğitim Vakfı’nın Genel Müdürlük görevi teklif edilir! Bir Galatasaraylı için böylesi bir teklif, üstelik böylesi itibarlı (ve ikna kabiliyeti çok yüksek) bir insandan gelmiş olması son derece büyük bir şerefti ve tabiatıyla reddedilemezdi!

Zira, İnan Kıraç ve Kemal Erdoğan Karakoyunlu’nun girişimleriyle 1981 yılında kurulan Galatasaray Eğitim Vakfı, geçtiğimiz 38 yıl içinde « Galatasaray camiası » bünyesinde çok özel bir yer edindi. Lise binalarının tadilat işlerine mali kaynak sağlamak üzere kurulan, ancak daha çok eğitim düzeyinin daha da yükseltilmesine katkı sağlamak iddiası taşıyan bu vakıf rolünü layıkıyla yerine getirmiştir (ve getirmeye de devam ediyor) !

Üniversite’nin 1992 yılında kuruluşunu büyük ölçüde vakfa ve İnan Kıraç, Coşkun Kırca ile Yiğit Okur’un inatçı azimlerine borçluyuz. Bu da Galatasaray’ı, ilkokuldan üniversiteye türünün tek örneği olan bir kurum ve Türkiye ile Fransa arasındaki işbirliğinin 150 yıldan bu yana var olan simgesel bir projesi haline getiriyor!

Bunun yanı sıra Vakıf, her gün, Liseyi, Üniversite’yi ve tüm Galatasaray eğitim camiasını desteklemek için son derece önemli bir rol oynuyor. Mezunlar derneğinin yanında olarak ve derneği tamamlayarak, Galatasaraylılar arasındaki bağın daimiliğine katkı sağlıyor.

Sevgili Begüm, geçtiğimiz son 16 yıl boyunca, Başkan Kıraç’ın hayırhah ve özenli otoritesi altında, yönetim kurulu ve Vakfın tüm üyeleri ile birlikte, vakıf çalışmalarını canlı kılmak için çok gayret gösterdiniz! Vakfın faaliyetleri çok çeşitlidir ve öğrencilere, hocalara destek sağlamasının yanı sıra, Türkiye ile Fransa arasındaki bağın güçlü bir biçimde ifade edilmesini de sağlıyor. Faaliyetleri arasında, başta hak eden öğrencilere verilen bursların yanı sıra binaların, Lise ve Üniversite’nin restorasyon çalışmaları da bulunuyor. Yatakhaneler, laboratuvarlar, sınıflar, kütüphaneler ve medyatekler bu şekilde yenilenebilmişlerdir. (hocalar, idari ve hizmet personeli) zaruri personelin ücretlerinin ödenmesini ve spor, kültür ve eğitim alanlarında öğrenciler tarafından yürütülen ve öğretmenler tarafından denetlenen faaliyetlerin desteklenmesinin sağlanması da bu faaliyetler arasındadır.

Siz ayrıca Galatasaray bünyesinde frankofoninin yaşatılmasına da büyük önem atfediyorsunuz. Örneğin, 12. sınıfın en iyi öğrencilerinin Fransa’nın bir bölgesini birkaç gün boyunca tanıyıp daha sonra Galatasaray’da öğrendiklerini gayet canlı Fransız gerçekleriyle karşılaştırmalarını sağlayacak bir fonun kurulmasının desteklenmesine çok önem verdiniz.

Galatasaray’ın hizmetinde sarsılmaz mesleki angajmanınızın dışında, her şeyden önce seyahat etmeyi seviyorsunuz. Neredeyse bütün kıtaları gezdiniz, özellikle de kuzey ülkelerini. Yine « Kuzeyin kızı » işte! Yanılmıyorsam Grönland’a yaptığınız seyahatten unutulmaz bir anı ile döndünüz ve kutup ayılarını görmek için tekrar gitmeyi arzu ediyorsunuz. Ancak kalbinize kazıdığınız şehir hiç şüphesiz Paris, her yerden daha çok sevdiğiniz.

Türk gençliği için mükemmeliyet derecesindeki bu muhteşem proje olan Galatasaray’a bağlılığınız ile, diyalog ve dinleme konusundaki duyarlılığınız ile, Türkiye ile Fransa’nın karşılıklı tarih ve kültürlerine çıpalanmış değerlerin bu başarılı evliliğinin sağlanmasına katkı yaptınız.

Bu akşam kutladığımız, Fransa ve Türkiye arasındaki eğitim ve akademik işbirliğinin bu incisinin hizmetindeki angajmanınızın yoğunluğudur. Kısa süre önce lisenin 150. yıldönümünü kutladık, 2019 yılında ise Üniversite’nin 25. yıldönümünü idrak edeceğiz. Bu yıldönümleri, Galatasaray’ın, Türkiye için, gençliği için ve bu büyük ülkenin geleceği için tarihi başarısının altını çiziyor. Biliniz ki Fransa, bu simgesel projeye aktif bir biçimde katkı sağlamaktan gurur duyuyor ve dilimizi ve paylaştığımız ortak değerleri yaygınlaştırmak için yanınızda yer almaya devam etmekten mutluluk duyuyor.

Sayın Begüm Hesapçıoğlu, sizi Milli Eğitim Bakanımız adına, Palmes académiques Şövalye nişanı ile taltif ediyorum.

Yayınlanma tarihi: 01/04/2019

Sayfa başına dönmek için